Kanserli hücreye nokta atış

[Admin]

Kanserli hücreye nokta atış



Bilim insanları, hücrelerdeki tümör dokusu gelişimiyle ilgili zayıf noktayı buldu. "Kanser kök hücreleri" kan damarlarında bulunuyorlar ve araştırmacılara göre eğer bu damarlar bir şekilde bölünüp azaltılması mümkün olursa, kanser tedavisinde "işaretleme" yöntemine göre daha iyi yanıt alınabilecek.

Bilim insanları, hücrelerdeki tümör dokusu gelişimiyle ilgili zayıf noktayı buldu. "Kanser kök hücreleri" kan damarlarında bulunuyorlar ve araştırmacılara göre eğer bu damarlar bir şekilde bölünüp azaltılması mümkün olursa, kanser tedavisinde "işaretleme" yöntemine göre daha iyi yanıt alınabilecek.
Kanser biyologları, geçmişte, bir tümör dokusundaki tüm hücrelerin aynı olduğuna inanırlardı. Ancak 90'ların başında bir grup araştırmacı, lösemideki bazı hücrelerin diğerlerinden daha yavaş büyüdüklerini fark etti. Bu hücreler, petri kabına aktarıldıklarında ise yaygın olan lösemi hücrelerine dönüşüyorlardı.
Kanser hücreleri tümör dokusunun esas kaynağıdır ve onu sürekli yeni hücrelerle desteklerler. Araştırmacılar o günden sonra da, akut myeloid lösemi, 2 tip beyin kanseri ve meme kanserinde de kök hücreler belirlediler. Bu hücreleri yok etmek, sadece hızlı bölünen hücreleri öldürerek etkili olması beklenen kemoterapiyi de etkisiz kılmadan, tümörü neredeyse olduğu noktada vurmayı sağlayabilecek.
Nörobiyolog Richard Gilbertson ve arkadaşları bu konuda zayıflıkların nerede olduğunu aramaya başladılar. Kanser kök hücrelerini kanseröz olmayan nöral kök hücreleriyle karşılaştırdılar. Bu nöral doku öncüleri, kan damarlarının olduğu bölgelerde yoğunlaşıyorlardı ve bu kan damarlarının içini kaplayan endotel hücrelerince salgılanan kimyasallarla da yaşamlarını sürdürüyorlardı. Gilbertson'un ekibi, kanser kök hücrelerinde de aynı ihtiyacın olup olmadığını merak etti. 70 beyin tümörünün incelenmesinden sonra araştırmacılar, kanser kök hücrelerinin kapillerler olarak bilinen ince damarlara yakın yerleştiklerini gözlemlediler. Farelere kök ve endoteliyal hücreler birlikte verildiğinde tümör dokusunda anormal bir büyüme olduğu belirlendi. Bu durumda kapiller küçültücü ilaçlar kanser kök hücrelerinde anlamlı bir düşüşe yol açarak bunun sonucunda tümör gelişimini kısıtlayabilecekti. Aynı ilaçlar tümörün kalan diğer hücrelerine ise pek az etki edebilecekti.
Kuzey Carolina Duke Üniversitesi'nden kanser biyoloğu Robert Wechsler-Reya'ya göre bu çalışma, kanserde kök hücrelerinin yerini belirlemede çok mükemmel bir örnek oldu. Böylece kanser tedavisi yaklaşımlarında da önemli gelişmeler olabilecek gibi görünüyor.